İslam Güzel Ahlaktır
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

İslam Güzel Ahlaktır

İslam Güzel Ahlaktır
 
Anasayfaçalışan gençlikGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 İŞE AFGANİSTAN'DAN BAŞLAMAK

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
el-intifada




Mesaj Sayısı : 43
Kayıt tarihi : 17/03/09

İŞE AFGANİSTAN'DAN BAŞLAMAK Empty
MesajKonu: İŞE AFGANİSTAN'DAN BAŞLAMAK   İŞE AFGANİSTAN'DAN BAŞLAMAK Icon_minitimeCuma Mart 20, 2009 3:30 pm

İŞE AFGANİSTAN'DAN BAŞLAMAK

Filistin'de cihad edecek güce sahip Arapların, cihada orada başlaması gerekir. Bu gücü kendinde bulamayanların ise Afganistan'a gitmesi gerekir. Geride kalan Müslümanlara gelince; cihad hareketlerini Afganistan'da sürdürmelerini uygun görüyorum. Biz Filistin’den önce cihad hareketinin Afganistan'ın Filistin'den daha önemli olduğu için değil, aksine Filistin İslâm'ın ilk ve ana meselesi olup İslâm âleminin kalbi durumundadır. Orası kutsal olmuş topraklardır. Fakat burada öyle sebepler vardır ki, Filistin'den önce Afganistan'dan işe başlanmasını daha ivedi duruma getiriyor. Başlıcaları:

1. Afganistan'daki çarpışma alanı sürekli kullanılmakta, hem de en şiddetli şekilde kullanılmaktadır. Afganistan'daki Hindikuş'un yalçın tepeleri, geçmiş yüzyıllar boyunca İslâm tarihinin benzerine tanıklık etmediği çarpışmalara sahne oluyor.

2. Kuşkusuz Afganistan bayrağı, "Lâilâhe illallah Muhammedu'r-Rasûlullah" biçiminde gayet açık ve İslâmî'dir. İdeal vardır ve gayet açıktır: (Allah'ın gücünü en yücelere çıkarmak için) Afgan Mücahidlerine ait İslâmî Birlik Anayasası II. maddesinde şöyle bağlayıcı bir hüküm koyulmuştur: "Bu Birlik'in hedefi Afganistan'da kesinlikle bir İslâm devleti kurmak ve yaşatmaktır." III. Maddesinde ise şu bağlayıcı hükme yer verilmiştir: "Kuşkusuz bizim kurduğumuz bu Birlik Allah Teâlâ'nın aşağıdaki ilkesinden güç alır: 'Devlet kurmak ve yönetmek yalnız Allah'ındır.' O halde hiç tavizsiz yönetim gücü, yalnız âlemlerin Rabb'ine aittir."

3. Nitekim İslamcılar, Afganistan'daki çarpışma alanının sevk ve idare yarışını, diğer guruplardan önde giderek kendi otoritesi altına almış durumdadır. Yani Afganistan'daki cihad hareketini yöneten kadro, İslâmî Hareket'in genç elemanları yanında âlimler ve Kur'ân-ı Kerim’i kalpleriyle yaşayanlardır. Oysaki Filistin'deki pozisyon tamamen tersinedir. Zira orada yönetici kadro olma yarışı karmakarışık insanların elindedir; bir kısmı gerçek müslümanken, bir bölümü de sözde müslümanlar gurubudur. Devletin bayrağını da laik kafalılar dalgalandırıyor.

4. Afganistan davasında otorite, halen Mücahidler cemaatinin elinde sürdürülmektedir. Kâfir ve müşrik devletlerden gelen yardımları halen geri çevirmeyi sürdürmektedirler. Oysaki Filistin devrim hareketi tamamen Sovyet Rusya'nın güdümünde götürülüyor.
İşte Rusya, devrim hareketini üstlenenleri, en kötü şartların pençesinde boğuşurken, uluslararası komplo kuruluşlarının karşısında kendi geleceklerini kendileri boğuşarak elde etmeye çalışır durumda yüz üstü bıraktı. Devrim davası, süper devletlerin denetiminde oyuncak durumuna düştü. Filistin topraklarını, Filistin halkını, hatta Filistin'in ırz ve namusunu kumar masasında karşılıklı koz olarak öteye beriye çekiyorlar. Dahası var; süper güçler, Filistin'in toprak, halk ve namusu üzerindeki oyunlarını Arap devletleri topraklan üstünde de aynen uygulayarak sürdürüyorlar. Ta ki Arap devletlerinin askerî güçlerini de bitirinceye kadar. Ve Arapların hem fizikî, hem de askerî varlıklarını kendi saflarına çekip duruyorlar.

5. Oysaki Afganistan sınır kapıları Mücahid Cemaatlerine kesinlikle açık durumdadır. Nitekim burada üç binden fazla, nice hudut kapıları arı kovanı gibi işlemekte, üstelik Afganistan'ın sınır boylarında hiçbir siyasî otoriteye baş eğmemiş kabilelerin stratejik alanları vardır. İşte bu avantaj, Mücahidler Cemaati için muhafaza edilmiş bir kalkan görevini üstlenmektedir. Gel gelelim Filistin'in konumuna; konum tamamıyla farklılık arz etmektedir. Sınır kapılan tamamen kilitlenmiştir. Vurucu güçlerin eli kolu bağlanmıştır. Bütün yetki sahibi görevlilerin sözleri; bu sınır kapılarını yarıp geçmeye çalışanların tamamını, yahudi savaş gücünün pusuda beklemekte olduğudur. İmamı Şafiî el-Umm (4177)'de şöyle diyor: Düşmanın durumu değişiklik arz ediyorsa; bir bölümünün konumu diğerinden daha etkisiz ve daha perişan yahut biri diğerinden daha az korkulur durumdaysa, yönetici (imam) eylemine, daha az korkulan ve daha az tehlike arz edeninden başlasın. Böyle yapmasının hiçbir sakıncası yoktur. İsterse o müslümanın yurdu daha uzakta olsun. Eğer Allah Teâlâ'nın iradesi o yöndeyse. Hatta eylemin başlatılabilmesi için daha çok korku arz eden düşman devlet varsa daha az çekinilen diğer düşman devlet tercih edilir. Zaruret halinin dışında caiz olmayan şey; o zaruret yaşanırken caiz olması noktasından hareketle, bu eylemi başlatma durumu da yaşanan zaruret konumunda sayılır. Nitekim Nebi (s.a.v), Haris b. Ebû Dırar'ın kendi aleyhinde bir topluluk oluşturduğu haberini aldı. Nebi (s.a.v) yakınında ondan daha yakın düşman olduğu halde daha uzakta olan o topluluğa saldırdı. Yine Hz. Peygamber (s.a.v), Halid b. Ebû Süfyan b. Şuhh'un bir topluluk oluşturduğu haberini aldı. Yakınında düşman bulunduğu halde İbni Üneys'i göndererek uzakta olan Halid'i öldürttü.

6. Sonra Afganistan halkı, çelik gibi sertlikte ve onuruna düşkünlükte dünyada tektir. Sanki Allah Azze ve Celle Afgan dağlarını ve topraklarını cihad eylemi için hazır kılmıştır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
İŞE AFGANİSTAN'DAN BAŞLAMAK
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
İslam Güzel Ahlaktır :: Çalışan Gençlik Özel Bölüm :: Cihad...-
Buraya geçin: