Yüce Allah'ın Hz. Aliye olan nimetlerinden ve onun hakkında dilediği iyiliklerden birisi, Kureyşîlerin şiddetli bir kıtlığa ve açlığa uğradığı bir vasatta, Peygamberimiz (a.s.) in bakmak üzere onu yanı*na alarak büyütmesi olmuştur.
Ebu Talib Amcanın aile efradı kalabalıktı.
Peygamberimiz (a.s.), Hâşim oğullarının en zengini olan amcası Hz. Abbas'a gidip:
"EyAbbas! Biliyorsun ki, kardeşin Ebu Talib'in aile efradı çok kalabalıktır. Halk, şu gördüğün kıtlık ve açlık felaketine uğramış, kıvranıp duruyor. Haydi, Ebu Talib'in yanına gidelim de, kendisiyle konuşalım. Oğullarından birini ben yanıma alayım, birini de sen yanına al! Onun aile yükünü biraz hafi*fletelim! Çocuklarından ikisinin yükünü onun üzerinden almamız, yetişir!" dedi.
Hz. Abbas:
"Olur!" dedi.
İkisi birden kalkıp Ebu Talib'in yanına vardılar. Ona:
"Halkın içinde kıvrandığı kıtlık ve açlık sıkıntısı ortadan kalkıncaya kadar, biz senin aile efradından bir kısmını yanımıza alıp geçim yükünü hafifletmek istiyoruz!" dediler. Ebu Talib:
"Akîl'i, Talib'i bana bırakınız da, istediğinizi yapınız!" dedi.
Bunun üzerine, Peygamberimiz (a.s.) Hz. Ali'yi, Hz. Abbas da Hz. Cafer'i yanına aldı.
Yüce Allah, Peygamberimiz (a.s.)ı peygamber olarak gönderinceye kadar, Hz. Ali Peygamberimiz (a.s.)ın yanında kaldı.[47]