Bazi dini ibarelerin kısaca acıklaması...
Diriliş’in manası: Ölülerin kabirlerinden Allâh’ın kudretiyle dirilip kalkmaları.
Peygamberlerin, şehitlerin ve bazı evliyaların cesetleri çürümez.
Çürümüş olan cesetler Allâh’ın izniyle iâde edilirler(geri verilirler).
Haşr’ın manası: Bütün canlıların kabirlerinden çıktıktan sonra değişmiş bir yerin üzerinde toplanmalarıdır.
Bu yer beyaz, geniş ve dümdüzdür, dağ ve vadiler yoktur.
Bu yer bizim şu an ki yerimizden daha büyüktür.
İnsanlar 3 kısım olarak haşr olurlar:
* 1. Kısım: Doymuş, giymiş ve deve üzerine binmiş bir vaziyette haşr olurlar. Bu develerin boyunları altın ile süslenmiştir. Bunlar, takva sahibi müslümanlardır.
* 2. Kısım : Yalın ayak ve çıplak haşr olurlar. Bunlar da büyük günah işleyen müslümanlardır.
* 3. Kısım: Yüzleri üzerine sürünerek haşr olurlar. Bunlarda kâfirlerdir.
Hesâb’ın manası: Kulların yaptıklarından hesaba çekilmeleridir.
Kullara amelleri sunulur ve kitapları verildikten sonra amellerinden hesaba çekilirler.
Bu kitaplar ragib ve ǎtid adlı meleklerin insanların dünyadaki amellerini yazmış olduğu kitaplardır.
El İnşikak suresi 7-12. ayetleri haşr ile alâkalıdır.
Mizan’ın manası: Terazi demektir. Dünyadaki teraziye benzer. Direği ve iki kefesi vardır.
Bir kefesi haseneler (iyi amellerin karşılığında kazanılan şeyler) için diğer kefesi ise günâhlar içindir. Terazide kıyamet günü ameller tartılır.
Amelleri tartan Cebrail ve Mikâil adlı meleklerdir. Tartılacak olan haseneler ve günâhlar yazılmış olan sahifelerdir.
Kim ki, haseneleri günâhlarından daha fazla olursa bu kişi necat (kurtuluş)ehlindendir.
Kim ki, haseneleri ve günâhları tartım bakımından eşit olursa bu kişi de necat ehlindendir, lâkin mertebeleri öncekilerden daha azdır.
Öncekiler daha önce cennete girerler.
Kim ki, günâhları hasenelerinden daha fazla olursa yani tartı bakımından daha ağır olursa, onun hali Allâh’ın meşiyeti altındadır, dilerse ona azap verir, dilerse de onu affeder.
Günâhkâr müslümanların bazıları azap görürler ve bazılarına mağfiret edilir.
Kâfirlerin ise yanlız günâhları vardır. Çünkü, onların Ahirette hiç haseneleri yoktur.
Sevab’ın manası: Ahirette müslümanların görecek oldukları sevindirici mükâfat.
Azab’ın manası: Ahirette kula verilecek olan ceza.
Azab ise iki ceşittir: Büyük ve küçük azab. Büyük azab ateşe girmektir.
Küçük azab ise ateşe girmek değil de şunun gibidir ki:
Kıyamet gününde güneşin sıcaklığının altında eziyet çekmektir.
Güneş kâfirlere kıyamet gününde musallat olduğunda onlar kendi terleriyle ağızlarına kadar gömülürler.
Bunların terleri başkasının ki ile karışmaz.
Takva sahibi müslümanlar o günde arşın altında onun gölgesinde olurlar.
Sırat’ın manası: O geniş bir köprüdür. Yaratılmışlar onun üzerinden geçerler.
Sıratın üzerinden geçmek amellere göre olur.
Kâfirler ilk adımlarında cehenneme düşerler. Bazı günâhkâr müslümanlar da onun üzerinden geçerken cehenneme düşerler.
Bazı kişiler sağ salim geçerler ve bazı müslümanlar, şimşek gibi sıratın üzerinden uçarak geçerler. Bazı kişiler de göz kırpması kadar bir zamanda geçerler.
Sıratın bir ucu değişmiş olan yerin üzerinde olacak diğer ucu da cennete yakın bir yerde olacaktır.
Müslümanlar sırattan geçtikden sonra havuzdan içerler ve cennete girerler.
Havuz’un manası: İçinde cennet ehli için şarap vardır (bu şarap aklı uyuşturan şarap değildir).
Sütten beyaz baldan tatlı ve kokusuda misk kokusundan daha güzeldir. Müslümanlar cennete girmeden önce bu havuzdan içerler.
Her Peygamberin bir havuzu vardır. Fakat, Muhammed aleyhisselâm’ın havuzu en büyüğüdür.
Bu havuzun boyu ve eni bir aylık yürüme mesafesi kadardır ve bardaklarının sayısıda yıldızların sayıları kadardır.
Cennet’in manası: Kur’an dan ve Hadis-i şerif ten öyle anlaşılmakta dır ki, cennet şu anda vardır ve buna inanmakta farzdır.
Cennet 7. göğün üzerindedir ve 7. göğe yapışık değildir.
Cennetin tavanı ise ARŞ tır. Arş Allâh’u Teâlâ’nın yarattığı en büyük mahluktur.
Cennet ehli Adem aleyhisselamın boyunda yani 60 zira( arşın ) boyunda olurlar,enleri ise 7 zira (arşın) olur.
Cennet ehli çok güzel olurlar, 33 yaşında olurlar ve hep bu yaşta kalıp ebediyyen cennette yaşarlar.
Cennet’ten kesinlikle çıkmazlar.
Cehennem’in manası: Ateş, ebedi azap yeri.(cehennem ateşi siyahtır)
Kur’an dan ve hadislerden anlaşıldığına göre şu anda mevcuttur ve yeri de 7. yerin altındadır ve yedinci yere yapışık değildir.
Cehenneme kâfirler ve bazı günahkâr müslümanlar girerler. Günahkâr müslümanlar cehennemde ebedi kalmazlar cezalarını çektikten sonra mutlaka cehennemden çıkarlar.
Kâfiler’in ise bedenleri çok büyür ve bir dişleri uhud dağı kadar olur. Kâfirler ebediyyen cehennemde kalırlar ve hiç ölmezler, ancak azap üstüne azap görürler ve azapları hiç hafiflemez.
Onların içtikleri kaynar sudur yemekleri de çok acı olan zakkum ağacından dır.
Kabir azabı:
Allâhu Teâlâ Kur’an-ı Kerimde mu’min suresindeki buyurduğu 46. ayetin manası: Kâfirlere günün başlangıcında ve sonunda ateş gösterilecektir. Kıyamet gününde de firavuna tabi olanları azabın en çetinine sokun denir.
Bu ayet kabir azabıyla ilgilidir. Bu ayette kabir azabına delil vardır.
Bu ayetin anlamı: Kâfirler kabirlerinde iken günde iki sefer cehennem ateşini görerek azap çekerler.
Bir öğlenden önce bir de öğlenden sonra cehennem ateşini görerek azap çekerler ve kıyamet koptuktan sonrada en şiddetli azaba sokulurlar.
Allâhu Teâlâ’nın Kur’an-ı Kerimde buyurduğu bir ayetin manası:
<Allâh’u Teâlâ kendisine şirk koşan hiç kimseye mağfiret etmez.>
Yani müşrik olarak ölen, kâfir olarak ölen kişiye Allâh’u teâlâ ahirette mağfiret etmez.
Şirk Allâh tan başkasına tapmaya denir. Her şirk küfürdür, fakat her küfür şirk değildir.
Mesela: Peygambere söğen kişi küfre düşer. Fakat düştüğü bu küfür şirk değildir.
Küfre ulaşmayan günâhlar ise şunlardır. Örneğin: İçki içmek ve buna benzer diğer günâhları Allâhu teâlâ istediğine mağfiret eder.
Yani mağfiret ahirette yanlız müslümanlara dır, kâfirlere ise ahirette mağfiret yok tur.
Allâh’u teâlâ, günahkâr olan müslümanların bir kısmına mağfiret eder ve cennete girerler, bir kısmı ise cehennemde hak ettikleri azabı çekdikten sonra cennete girerler.
Kabir suali : Ölü kabre koyulduktan sonra ruhu ona geri gelir ve Münker ve Nekir adlı iki melek ona gelirler ve soru sorarlar.
Bu meleklerin renkleri laciverttir.
Ona derler ki: Adı Muĥammed olan bu adam hakkın da ne diyordun.
Kabirdeki müslüman ise derki: Şahadet ederim ki Muhammed Allâh’ın kulu ve Resuludur. Kabirdeki kâfir ise derki: bilmiyorum bazı kişilerin dedikleri gibi diyordum.
O zaman melekler onun iki kulağı arasına ensesine demirden bir balyozla öyle bir vuruş vururlarki bu vuruş bir dağa vurulmuş olsaydı dağ parçalanırdı.
Ona bu vuruş vurulduğunda şiddetli bir şekilde bağırır ve onun bu bağırışını insanlar ve cinler hariç yakınındakiler yani hayvanlar duyarlar.
Bu vuruş yanlız kâfirlere olur. Birisi cahilliğinden bazı günâhkâr müslümanlara da vurulur derse küfre düşmez.
Fakat kabir sualini inaden inkâr eden kişi küfre düşer.
Kabirdeki kişi takva sahibi ise korkmaz onun kabri genişler, o azab da görmez onun kabri 70 zer’a enine ve 70 zer’a boyuna genişler ve kabri nurlanır.
Çok rahat bir şekilde yatar tıpkı bir damadın gerdek gecesi yattığı gibi.
Şefaat, manası: Başkasından başkası için hayır istemektir. Şu kişiler şefaat ederler:
Peygamberler, dürüst ǎlimler, şehitler ve melekler şefaat ederler.
Ibin Ĥabben’in rivayet ettiği bir hadisi şerifte bildirildiğine göre, Peygamberimizin şefaati ümmetinden büyük günah işleyenlere dir.
Peygamber efendimiz bazı kişilere cehenneme girmeden önce şefaat eder ve onlar cehenneme girmezler.
Bazı kişilere cehenneme girdikten sonra hak ettikleri azab süresi bitmeden önce şefaat eder, cehennemden çıkarlar.
Kâfirlere ise şefaat edilmez.
İlk şefaat edecek olan kişi peygamberimizdir.
Ruh: latif bir cisimdir. Hakikatini Allâh’tan başka kimse bilemez.
Bu latif cisim insanların, meleklerin, cinlerin ve hayvanların bedenlerinde olduğu sürece onların hayatları sürer.
Ne zamanki bu lâtif cisim onlardan ayrılınca ölürler. Melekler şimdi ölmezler fakat kıyamet kopunca onlarda ölecekler.
Ruh yaratılmıştır, ezeli değildir.
Bir kişi ruh ezelidir, yaratılmış değildir derse küfre düşer.
Yine bir kişi hayvanlar’ın ruh’u yoktur derse küfre düşer, çünki bu söz Kur’an daki ayete ters dir.
Allâh’u teâla Kur’an’da tekvir suresi 5. ayette buyuruyorki:
Ve iźel vuĥuşu ĥuşirat
Manası: Hayvanlar haşr edildiğinde.
Allâh’u teăla hiçbir şeye benzemez.
Müslümanlar cennete iken Allâh’u teăla yı mekânsız, yönsüz, ve şekilsiz görürler.