İslam Güzel Ahlaktır
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

İslam Güzel Ahlaktır

İslam Güzel Ahlaktır
 
Anasayfaçalışan gençlikGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Muhkem Ve MuteŞÂbİh Âyetler

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Admin



Mesaj Sayısı : 318
Kayıt tarihi : 14/03/09

Muhkem Ve MuteŞÂbİh Âyetler Empty
MesajKonu: Muhkem Ve MuteŞÂbİh Âyetler   Muhkem Ve MuteŞÂbİh Âyetler Icon_minitimePerş. Mart 19, 2009 10:36 pm

Muhkem Ve MuteŞÂbİh Âyetler

Bilinmelidir ki Kur’an-ı Kerim’de muhkem ve muteşâbih Âyetler vardır.

هُوَ الَّذِيَ أَنزَلَ عَلَيْكَ الْكِتَابَ مِنْهُ ءايَاتٌ مُّحْكَمَاتٌ هُنَّ أُمُّ الْكِتَابِ وَأُخَرُ مُتَشَابِهَاتٌ

Âli-İmran Sûresi 7. Âyet meâli : Sana kitabı indiren O’dur (Allah’tır).
Kur’anın bazı Âyetleri muhkemdir bunlar kitabın esasıdır. Diğerleri de muteşâbihtir.

Muhkem Âyetler te’vil kabul etmeyen Âyetlerdir. Çünkü bu Âyetler Arapça dilinde birden fazla anlam taşımazlar. Tek, açık bir anlamları vardır ve okunur okunmaz bu anlam anlaşılır. Tevile ihtiyaç duyulmaz. Şu Âyetlerde olduğu gibi.:
El-Şûra Sûresi 11. Âyeti

لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَىْءٌ وَهُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُ

Anlamı : O’nun (Allah’ın) benzeri hiçbir şey yoktur. O işiten ve görendir.

El-İhlas Sûresi 4. Âyeti

وَلَمْ يَكُن لَّهُ كُفُوًا أَحَدٌ

Anlamı : O’nun dengi hiçbir şey yoktur.

Meryem Sûresi 65. Âyeti

هَلْ تَعْلَمُ لَهُ سَمِيًّا

Anlamı : O’nun (Allah’ın) hiçbir benzeri yoktur.

Muteşâbih Âyetler ise birden fazla anlam taşıyan, bir yönü mecaz olan, anlamı açık olmayan Âyetlerdir. Bu gibi Âyetlerin Âlimler tarafından muhkem Âyetlere uygun tefsirlerinin yapılmasına ihtiyaç duyulur. Şu Âyetlerde olduğu gibi :

Tâha Sûresi 5. Âyeti

الرَّحْمَنُ عَلَى الْعَرْشِ اسْتَوَى

Anlamı: Rahman arşa istiva etmiştir.

Bu Âyeti kerimede geçen istiva kelimesinin arapçada 15 tane anlamı vardır. Bunlardan bir tanesi oturmak anlamını taşırken bazıları da egemenliği altına almak, hükmetmek, korumak, baki kılmak hükümran olmak anlamını taşır. Bunun gibi muteşâbih Âyetler tefsir edilirken muhkem Âyetlere dayandırılması gerekir.
Allah’u Teâla az önce zikrettiğimiz

لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَىْءٌ وَهُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُ

Âyetinde, Allah’u Teâla gibi hiçbir şey olmadığını belirtilmiştir. Bu yüzden istiva kelimesinin oturma anlamı bu Âyet için düşünülemez. Aksi durumda muteşâbih olan diğer Âyetleride zahiri anlamına göre tefsir edecek olursak Kur’a-nı Kerim birbirine ters düşen bir kitap haline gelmiş olur.

Örneğin Allah’u Teâla El-Hadid Sûresi 4. Âyetinde

وَهُوَ مَعَكُمْ أَيْنَ مَا كُنتُمْ وَاللهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ

Bu Âyet tevil edilmeden tefsir edilirse anlamı nerde olursanız olun O (Allah ) sizinle beraberdir Allah yaptıklarınızı görür olur.
Yine Kaf Sûresinin 16. Âyetinde

وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ

Bu Âyet tevil edilmeden tefsir edilirse anlamı Biz ona şah damarından daha yakınız olur..

Bu Âyetler zahirine göre herhangi bir tevile başvurmadan tefsir edilecek olursa haşa Allah’u Teâla hem arşın üstünde hem heryerde hemde şah damarımızdan daha yakında anlamına gelir. Yani üç Âyet de birbirni yalanlamış olur buda Kur’an-ı Kerim için mümkün değildir. Oysaki bu gibi muteşâbih Âyetler muhkem olan diğer Âyetlere uygun olacak şekilde tefsir edilirler. Bunu yaparken nüzül sebeplerinin yanı sıra ait oldukları dilin yani arapçanın gerek gramer gerekse mecaz anlam ları göz ardı edilemez.

Peygamber efendimizin haklarında en hayırlı yüz yıl benim yüz yılımdır sonra onu takip eden yüz yıl sonra onu takip eden yüz yıldır dediği selef ehlinin çoğu bunun gibi muteşâbih Âyetlerin Allah’u Teâla’nın tenzihine uygun anlamlar taşıdıklarına iman etmişlerdir.

Bu Âyetleri genel bir tevile gitmişler ve bunların diğer muhkem Âyetlere uyan tefsirlerine iman ve itibar etmişlerdir. İmamı Şafii bu konuda Allah’u Teâla hakkında bize bildirilene Allah’u Teâla’nın muradına uygun şekilde iman ettim Allah’ın Rasulu hakkında gelene ise Allah’ın Rasulunun muradına uygun bir şekilde iman ettim demiştir.

Bu sözün anlamı bu Âyetlerin zahir olandan başka anlamlarının olduğu ve kendisinin Allah’ın yaratılmışlardan tenzihine uygun olan anlamına iman etiiğidir.

Halef ehli yani selef ehlinden sonra gelenler zamanlarında bu muteşâbih Âyetleri zahiri anlamlarına göre taşıyıp imani meselelerini bunlar üzerine Kur’anlar çoğaldığı için bu Âyetleri muhkem Âyetlere uygun şekilde tefsir etme ihtiyacı duymuşlardır. Çünkü Allah’u Teâla en başta zikrettiğimiz Ali İmran Sûresinde muhkem Âyetler için yani onlar kitabın esasıdır demiştir.

Bu Âyetin devamında Allah’u Teâla bu Âyetleri zahirine göre tefsir edenler için meâlen kalplerinde eğrilik olanlar fitne çıkarmak ve onu tevil etmek için ondaki muteşâbih Âyetlerin peşine düşerler buyuruyor.

Allah’u Teâla zikrettiğimiz El-Şûra Sûresi 11. Âyetinde

لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَىْءٌ وَهُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُ

“ O’nun (Allah’ın) benzeri hiçbir şey yoktur. O işiten ve görendir” diye bildirmiştir.
Allah’u Teâla bu Âyette önce hiçbir şeye benzemediğini daha sonrada işiten ve gören olduğunu bildirmiştir. Burada bize bir uyarı vardır.bu Âyette önce hiçbir benzeri yoktur لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَىْءٌ denilmektedir ki
وَهُوَ السَّمِيعُ البَصِير O işiten ve görendir denildiği zaman akılda (haşa) Allah’ın gözünün veya kulağının olduğu düşünülmesin.Önce Allah’u Teâla yaratılmışlara benzemekten tenzih edilmiş sonrada O’nun işiten ve gören olduğu belirtilmiştir. Tenzih sözleri O işiten ve görendir sözlerinden önce zikredilmiştir. Böylece tenzih duyulduktan sonra işiten ve gören sözleri duyulunca Allah’u Teâla’nın yaratılmışlarına benzetilmemesi vurgulanmış olur. Çünkü Allah’u Teâla hiçbir aygıt veya organa ihtiyaç duymadan işitir ve görür.

Aynı şekilde Taha Sûresi 5. Âyeti

الرَّحْمَنُ عَلَى الْعَرْشِ اسْتَوَى

Anlamı: “Rahman arşa istiva etmiştir.” Âyeti kerimesindeki istiva sözcüğü oturmak anlamında tefsir edilemez. Çünkü Allah’ın benzeri hiçbir şey yoktur. Oturan bir şey ise bir cisim olmalıdır. Üzerine oturduğu şeyden küçük büyük ya da aynı ölçüde olmalıdır. Bu gibi sıfatların ise Allah’u Teâla için bulunması mümkün değildir. Oturmak kalkmak bir mekân içinde bulunmak yaratılmışların sıfatlarıdır. Yaratılmışlar kendilerine bu sıfatları verene ihtiyaç duyarlar. Allah’u Teâla ise hiçbir şeye benzemediği gibi hiçbir şeye ihtiyaç duymaz.
El-Hadid Sûresi 4. Âyetinde

وَهُوَ مَعَكُمْ أَيْنَ مَا كُنتُمْ وَاللهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ

Nerde olursanız olun O (Allah ) sizinle beraberdir Allah yaptıklarınızı görür. Âyetindeki maksat zahiri anlamının taşıdığı anlam değildir. Bu Âyet de tefsir edilirken diğer Âyetlerde olduğu gibi muhkem Âyetlere başvurulur. Allah’u Teâla’nın zatı ile bizimle heryerde olması aklen düşünülemez. Böyle bir durumda yer yüzündeki bütün insanların yanında aynı an ve zamanda bulunması gerekir. Bu da Allah için söz konusu değildir. Buna benzer bir cümleyi türkçe dilinde söyleyecek olursak örneğin birisine sen falan yere git ben seninleyim ya da Senin arkandayım dediğimizi var sayalım. Bu durumda zatımız ile onunla mıyızdır? Yoksa ona destekçi olduğumuz mu anlaşılır? Bu Âyeti kerimede de nerde olursanız olun O (Allah) sizinle beraberdir denildikten sonra O işiten ve görendir denilmektedir. Yani her nereye gidersek gidelim insanlardan belki gizlenebiliriz ama Allah’u Teâla ilmi ile bizimledir bizi görür ve işitir O’ndan kaçış yoktur.

Yine Kaf Sûresinin 16. Âyetinde ise وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Bu Âyet tevil edilmeden tefsir edilirse anlamı: “Biz ona şah damarından daha yakınız” olur. Yine Türkçe örnek verecek olursak falan kişi bana babamdan daha yakındır denildiği zaman ne anlaşılmaktadır? Yakın kelimesinin bu cümlede mesafe anlamı taşıması nasıl gülünç bir durum ise aynı şekilde bu Âyet için mesafe anlamının düşünülmesi gülünçtür. Bu yakınlık maksadı zahir anlamdaki mesafe açısından olan yakınlık değildir. Bu Âyette Allah’u Teâla’nın kişiyi kendisinden bile daha iyi bildiği belirtilmiştir. Çünkü Allah’u Teâla işiten ve görendir. Bir mekânda bulunmaktan yada bir mekâna mesafe anlamında yakın veya uzak olmaktan münezzehtir. Yakınlık ve uzaklık sıfatları yaratılmıştır ve Allah’u Teâla için düşünülemezler.

Üç tanesini zikrettiğimiz muteşâbih Âyetlerin geri kalanları da Âlimlerimiz tarafından
لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَىْءٌ وَهُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُ Âyetine uygun şekilde tefsir edilmiştir. Günümüzde kalplerinde eğrilik olan bazı fırkalar Kur’an-ı Kerim’in bize haber verdiği gibi fitne çıkarmak adına bu muteşâbih Âyetleri ya da bunların birkaç tanesini zahirlerine göre tefsir etmeye kalkışmış ve haşa Allah’u Teâla’nın gökyüzünde olabileceğine dair bir takım sapık iddalarda bulunmuşlardır. Sizleri bu sapık fırkalardan uyarıyor ve bu insanları hakkaniyete davet ediyoruz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://calisangenclik.forummum.com
 
Muhkem Ve MuteŞÂbİh Âyetler
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
İslam Güzel Ahlaktır :: İslami İlimler :: Tefsir-
Buraya geçin: