sen kurşun yağmurları altında
güneşin delik deşik edildiği bir ülkede doğdun
öptü kan revan içinde seni çırılçıplak bir ölüm
ölümü ve gözyaşını gördün yavrum
kan emmeyi öğrendin yaralarından
saplanırken geceye ilk çığlığının sesi
kestik göbeğini süngüyle senin
terli bir asker kaputuna sardık sonra
kurşunlar yağıyordu cesedine annenin
ağla yavrum ağla
dindirsin içindeki acıyı gözyaşların
dönsün toz duman arasın aşkı
ve kalksın artık kanlı duvarlarından kuşatmaların
ağla yavrum ağla şimdi...