Admin Admin
Mesaj Sayısı : 318 Kayıt tarihi : 14/03/09
| Konu: Avustralyali Hamza'nin Öyküsü Salı Mart 17, 2009 11:42 pm | |
| Avustralyali Hamza'nin Öyküsü
Müslüman olmadan önceki ismi Mefyu Stifut olan Hamza, Avustralya’nın en güzel sahil şehirlerinden biri olan Birizbint’de doğar. Birizbint özellikle sörf meraklılarının akın ettiği bir şehirdir. Ailesi orta seviyede bir Hristiyan olan Hamza arkadaş çevresinin etkisiyle kendini bugün birçok Batılı gencin yaşadığı çirkef bir yaşamın içinde bulur.
Hamza ilk gençlik yıllarında yaşadıklarını şu cümlelerle anlatıyordu: “Brizbint’de sürekli denize giriyor, içkili partilere katılıyor, hayatımı eğlenceyle geçiriyordum. Belli bir zaman sonra benim gibi sörfle uğraşan arkadaşlarımın organize ettikleri kokain partilerine iştirak etmeye başladım. Bu partilerde aklınıza gelebilecek her türlü ahlâksızlığı gerçekleştiriyorduk. Kokain bir süre sonra bende öyle bir bağımlılık yaptı ki, aklımı kaybetme noktasına geldim. Eve gitmiyor, çoğu zaman sokaklarda sabahlıyordum.” Hamza tam bir berduş hayatı yaşamaya başlar. Ailesi ve çevresi Hamza’ya delirmiş gözüyle bakarlar. Sokakta sabahladığı günlerden bir gün Hamza içinden gelen şiddetli bir duygunun hücumuna uğrar. Bu duygu Hamza’nın uzun zamandır terk ettiği düşünme melekesini harekete geçirir;” Kendimde olduğum bir gün, zihnime şiddetli bir korku geldi. Öldüğüm zaman ben ne olacağım diye düşünmeye başladım. Bu o kadar şiddetli bir korkuydu ki, kelimelerle ifade edemem. O günden sonra kiliseye gitmeye ve İncil'i okumaya başladım. Kiliseye gitmek ve İncil'i okumaya başlamak bana bir nebze olsun iyi gelmiş, kokaini daha az kullanmaya başlamıştım.” Hamza artık iyi bir Hristiyan, ailesinin gurur duyabileceği iyi bir Avustralya vatandaşı olmak ister. Hatta devam ettiği kilisedeki papazın vaazlarının etkisiyle Avustralya ordusuna katılıp, Doğu Timur’daki Müslümanlara karşı savaşmaya karar verir. Çünkü kilise papazı kiliseye devam eden gençlere Avustralya Ordusu’na katılıp Müslümanlara karşı savaştıkları takdirde tüm günahlarının affolunacağını, cennete gideceklerini vaat etmektedir. Hamza ayrıca orduya katıldığı takdirde kötü alışkanlıklarından tamamen kurtulabileceğini de düşünür. Fakat Avustralya Ordusu hiç de Hamza’nın düşlediği gibi çıkmaz. Hamza kısa bir zaman sonra ordudan ve Avustralya Ordusu’ndan nefret etmeye başlar. Hamza yaşadığı bu süreçten şu şekilde bahsediyor: “Orduya katıldıktan kısa bir süre sonra, Doğu Timur’a gidip Hıristiyanların yanında Müslümanlara karşı savaşmaya başladım. Orduya katılmıştım; fakat iç huzurum yine yoktu. Avustralya toplumundan ve ordudan nefret ediyordum. Çünkü tek yaptıkları şey içki içmek ve eğlenmekti. Bunları yapmak da bana çok basit bedensel zevkler olarak geliyordu. Ayrıca Hıristiyanlık bana saçma gelmeye başlamıştı. Ben farklı bir şey arıyordum ve içimdeki ses ona ulaştığımda huzur bulacağımı söylüyordu.” Hamza’da artık hakîkatı arama cehdi oluşmaya başlar. Zihni artık binlerce soruyla doludur | |
|